23 Temmuz 2014 Çarşamba

Akut sağlık sorunu olan çocuğun ebeveynlerinin, hemşirelik bakımına ilişkin beklentileri ve memnuniyet düzeyleri

Giriş ve Amaç:  Memnuniyet,  yaşam şekli, deneyimler ve beklentileri içeren birçok faktörle ilişkili bir kavramdır. Hasta/hasta yakını memnuniyeti subjektif bir veri olmakla birlikte, sağlık hizmeti kalitesinin önemli göstergelerindendir.  Çocuk servislerinde memnuniyet ölçümlerinde çocukların memnuniyet düzeylerini belirlemek tam olarak mümkün olamadığı için ebeveyn memnuniyeti önem kazanmıştır. Çalışma akut sağlık sorunu olan çocuğun ebeveynlerinin hemşirelik bakımına ilişkin beklentileri ve memnuniyet düzeylerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Gereç ve Yöntemler: Çalışma özel bir hastanede tanımlayıcı-kesitsel tipte gerçekleştirilmiştir. Çalışmada örneklem seçimine gidilmemiş olup bu tarihler arasında çocuklarına refakat eden ve çalışmaya katılmayı kabul eden 160 ebeveyn ile yürütülmüştür. Veriler çocuk ve ebeveynin sosyo-demografik özelliklerini ve ebeveynlerin hastane ve sağlık ekibinden beklentilerini içeren “veri toplama formu” ve ebeveynlerin hemşire bakımına ilişkin memnuniyet düzeylerini belirleyen 5’li likert tipi, 19 maddeden oluşan “Newcastle Hemşirelik Bakımı Memnuniyet Ölçeği” ile toplanmıştır.
Bulgular: Çocukların %53,8’i kız olup yaş ortalamaları 1-7 arasındadır. Çocukların çoğunun hastaneye başvurma nedenleri öksürük, ateş, kusma, karın ağrısı vb. akut sağlık sorunları olduğu belirlenmiştir. Çalışmaya katılan ebeveynlerin % 68,8’i anne olup ebeveynlerin yaş ortalamaları 31-41 aralığındadır.  Ebeveynlerin % 76,3’ü üniversite mezunu olup % 78,1’i çalışmaktadır.
Ebeveynlerin hastaneye gelmeden önceki hastane ve sağlık profesyonellerinden beklentileri incelendiğinde; %71,9’u tıbbi işlemlerin deneyimli kişiler tarafından yapılmasını istediklerini, %63,1’i sağlık ekibinin ilgili olması ve %56,3’ü de beklemeden muayeneye alınmak istediklerini belirtmişlerdir. Ebeveynlerin hemşire ile karşılaştıklarında hemşirenin özelliklerinden ilk dikkatlerini çeken özellikler incelendiğinde; %72,9’u bilgili, %68,7’si deneyimli, %15’i ise bakımlı olduğunu ifade etmişlerdir.
Çocukların yaşları ile ebeveynlerin memnuniyet düzeyi arasındaki ilişki incelendiğinde;  yaş arttıkça memnuniyet düzeyinin de arttığı belirlenmiş ve sonuç istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Ebeveynlerin memnuniyet düzeyleri incelendiğinde babaların annelere göre memnuniyet düzeylerinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Çalışan ebeveynlerin memnuniyet düzeyinin, çalışmayan ebeveynlerin memnuniyet düzeylerinden daha yüksek olduğu belirlenmiştir . Ebeveynlerin eğitim düzeyi arttıkça memnuniyet düzeylerinin düştüğü belirlenmiştir.


Uzm.Hem. Ahu Çırlak
Özel Ankara Güven Hastanesi, Pediatri Servisi, Sorumlu Hemşire
Yrd.Doç.Dr.Gülzade Uysal
Okan Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Yüksekokulu, Hemşirelik Bölümü, Öğretim Üyesi



22 Temmuz 2014 Salı

Hemşirelik Hizmetleri



Sağlık, insan yaşamındaki en değerli kavramdır. İnsanın sosyal bir varlık olarak kendinden beklenen işlevleri yerine getirmesi, üretken olabilmesi, kendisinin, ailesinin ve ülkesinin mutluluğu için bir şeyler yapabilmesi ancak sağlıklı olabilmesi ile mümkündür.
Sağlığın geliştirilmesi, mevcut koşullara, toplumdaki değişimlere küresel gelişmelere paralel olarak değişkenlik gösteren dinamik bir disiplindir.
Bu dinamik disiplinin önemli bir parçası olarak hemşirelik en eski tarihlerden beri var olan, insanları sağlıklı kılmak, rahatlığını sağlamak, hastaya bakmak ve hastaya güvende olduğu duygusunu sağlamak isteği ile ortaya çıkmış bir meslektir.
Hemşireler, mesleki sorumlulukları ve sosyal rolleri gereği sürdürdükleri yaşam biçimleri ile rol modeli olma ve sağlık eğitimi yönünden hizmet verdikleri grubu etkileme özelliğine sahiptirler.
Hemşireliğin genel amaçları yüzyıllar boyunca aynı kalmakla beraber, hemşirelik uygulamalarının kapsamı ve niteliği toplumların değişen gereksinimlerinden etkilenmiştir.
Toplumlar, toplumsal dinamikler, sağlık bakım gereksinimleri ve sağlık politikaları değişirken hemşirelik de bu değişimlere göre şekillenmiştir.

Hemşirelerin;
Bakım Verici
Karar Verici
 Koruyucu
Gözetici
Savunucu
Yönetici
Rehabilite Edici
Rahatlatıci
Eğitici
Danışmanlık

rolleri ile beraber hizmet verdiği kişi, aile ve topluma karşı da sorumlulukları vardır.
Ankara Güven Hastanesi hemşirelik hizmetleri; hasta ve çalışan odaklı, hemşirelik bilimi ve mesleki etik değerlerden ödün vermeden sürekli eğitim ve gelişim programları uygulayarak, hasta bakımı ve hemşirelik yönetiminde kanıta dayalı uygulamalar ışığında, kurumdan hizmet alan tüm bireylere en yüksek kalitedeki hemşirelik hizmetini sunmayı kendine misyon edinmiştir.

Bu doğrultuda Hemşirelik Hizmetleri Koordinatörlüğü organizasyon şeması oluşturulmuştur.


Derya Coştan Şimşek
Özel Ankara Güven Hastanesi
Hemşirelik Hizmetleri Koordinatörü
www.guven.com.tr

18 Temmuz 2014 Cuma



Ağrınız Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Uluslararası Ağrı Araştırmaları Örgütünün tanımına göre ağrı “Vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan, gerçek ya da olası bir doku hasarı ile birlikte bulunan, hastanın geçmiş deneyimleriyle de ilgili hoş olmayan bir duyudur.” 

Ağrı çoğunlukla bir haberci, ikaz, vücudumuzun alarm sisteminin bir parçasıdır. Ağrının varlığında vücudumuzda yolunda gitmeyen birşeylerin olduğunu anlarız. Bu yönüyle ağrının faydalı bir mekanizma olduğunu da düşünebilirsiniz. Ancak ağrıyı çekmek kaderiniz değildir, ağrınızın dindirilmesi sizin bir insanlık hakkınızdır.

Ağrı süresine, yerine, sebebine göre, ya da klinik, fizyolojik bakımdan çeşitli şekillerde sınıflanabilir. Süresine göre ağrı sınıflamasında akut ve kronik olarak ağrı ikiye ayrılır.

Akut ağrı
Ani ortaya çıkan, kişiyi önlem almak üzere uyaran ve genellikle kendisini ortaya çıkaran sebebin iyileşmesi ile ortadan kaybolan tipde ağrıdır. Akut ağrı kramp, travma, kırık, çıkık, yanık, donma, dolaşım bozukluğu, enfarktüs, iç organların spazmı, enfeksiyon, doğum, ameliyat, diş çekimi, bazen de toksik olaylar sonucu ortaya çıkabilir.

Kronik ağrı
Yaranın ya da hastalığın iyileşme süresinden çok daha uzun süren, bazen aralıklarla tekrar tekrar ortaya çıkan ağrıdır. Ağrı en az üç ila altı aylık bir sürede kronikleşir. Kronik ağrılar hastaların psikolojik, sosyal ve ekonomik durumunda sıklıkla çöküntülere yol açar. Bunların tedavisi toplum için de belli bir külfet getirmektedir. Kronik ağrıların çaresi ağrı merkezlerinde aranmalıdır.

Ağrının Bildirilmesi

Ağrının ölçülmesi vücut sıcaklığının ölçülmesi gibi objektif olarak ölçülebilen bir olgu olmadığından ağrının şiddetinin doğru olarak ifade edilebilmesi için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Örneğin sağlık görevlisi sizden ağrınızı sıfır’dan on’a kadar bir sayı ile puanlamanızı ister. Hiç ağrınız yoksa sıfır, hayatta hissedebileceğiniz en şiddetli ağrıyı ise on puan ile ifade ederek ağrınıza bir değer biçersiniz. Veya size bir cetvel gösterilip ağrınızın şiddetini bunun üzerinde işaretlemeniz istenir. Böylece ağrınızın azalıp artması bu puanlama sistemi ile takip edilir ve tıbbi kayıtlarınıza bu şekilde not edilir.

Hastanede yatarken ağrınızın en uygun şekilde tedavi edilebilmesi için ağrınızı sizinle ilgilenen sağlık personeline doktor, hemşire ve terapistlere bildiriniz. Mevcut rahatsızlığınızın ağrıya neden olmayacağı varsayılarak ağrınızın olup olmadığı size sorulması
unutulmuşsa ağrınız olduğunu doktorunuza, hemşirenize veya terapistinize siz söyleyiniz. Ağrınızın sorgulanması sırasında size sorulan soruları fazla ayrıntılı bulsanız bile lütfen sabır gösterip tamamını cevaplayınız. Verdiğiniz bilgilerin yeterli ve kapsamlı olması tedavinizin yönlendirilmesini kolaylaştıracaktır.


Özel Ankara Güven Hastanesi
Anestezi ve Reanimasyon Bölümü 

15 Temmuz 2014 Salı

“SÖZDE DEĞİL, ÖZDE İNSAN KAYNAKLARI” 

Yine mi bir gün değil....Yeni bir günde merhaba..
Yazımın başında şunu belirtmeliyim ki, İnsan Kaynakları Bölümü’nde çalışmanın ve bu bölümü tercih etmenin her alanda olduğu gibi bir bedeli var. İnsan Kaynakları süreçlerini yönetmek demek, sadece “Teknik yetkinlikler, sistemler, duyurular, bildiriler, metodlar, uygulamalar” demek değildir. İnsan Kaynaklarına değer katmak çabası, iş odaklı olup insanı unutmak ve kafamızı kuma gömmekten öte birşey olmalıdır.
Bugün yapacağım paylaşımda, İnsan Kaynakları Bölümünde çalışan ve bu bölümü tercih etmek isteyen arkadaşlarımıza olmazsa olmaz sihirli adımları anlatacağım.
İnsan Kaynakları çalışanları olarak, değer yaratmak ve bu değeri tanıtmak zorundayız. Tanıtmak diyoruz; çünkü, bu değeri bizim değil, tüm çalışanlarımızın tanıması önemli bir kırılma noktasıdır. “Mükemmel sistem kurmak” planının veya uygulamasının hizmet verdiğimiz çalışanlarımız açısından bir değeri yoksa önemi de hiç yoktur.

Bu doğrultuda;

  1. Adım : Organizasyon içindeki tüm çalışanların iş tanımlarına ve iş süreçlerine hakim olmak.

Değeri tanıtmak için, değeri tanımak gerekir. Bu nedenle; hizmet verdiğimiz kişilerin, hangi şartlarda çalıştıkları, işleri gereği fırsatlar ve tehditler, güçlü ve gelişmesi gereken yönler, zorluklar gibi tüm yönlerini bilmeli ve gözlemlemeliyiz. Ortak hedeflere ulaşmak için, gönül birliği içinde bu konuda çaba gerekiyor. Çok zor değil, istemek yeterli. İnsan Kaynakları çalışanları olarak, değeri tanıtmak adına bu çok önemli bir adımdır. Hizmet verdiğimiz kişiler ile ortak dili konuşmak, onlara önemsendiklerini hissettirmek için sihirli bir adım.

  1. Adım : “Öncelik Analiz İlkesine uygun davranmak.”

Öncelik analizi denilince, hemen aklımıza “Zaman Yönetimi” geliyor. Önceliği, farklı bir bakış açısından ele alalım. Öncelik, İletişim Sanatının en önemli adımı. Karşındaki kişinin önceliğini gözlemleyemiyorsan, mükemmel bir iletişim sürecinden bahsetmek mümkün değil. Karşı tarafa değer vermek ve bu değeri hissettirebilmek, ancak karşı tarafın önceliğini görebildiğimizde mümkün olabilir. Özellikle de, İnsan Kaynakları bölümünde çalışan bizler için bu analiz çok önemli bir ayrıntıdır. Başarı da, bu ayrıntıda yatmaktadır. Hizmet verdiğimiz kişilerin ve bölümlerin önceliklerini analiz etmeden, İnsan Kaynakları Sistemlerinin önceliklerini uygulamak ve uygulatmak, istenmeyen sonuçlara sebep olabiliyor ve size göre çok başarılı bir proje, başarısızlıkla sonuçlanabiliyor. Bu nedenle, duyuru, formlar, bildiriler ile yönetilen bir İnsan Kaynakları süreci öncesi bu analizi yapmak zorundayız. Hizmet ettiğiniz sektörün, bölümlerin ve kişilerin, saat/gün/hafta/ay peryotlarında önceliklerini çok iyi analiz edip, gözlemlemek zorundayız. Örneğin, sağlık sektöründeki bir hekimin, bir hemşirenin gün içindeki iş dinamiklerini, satış ve pazarlama sektöründeki bir bölümün ay sonu hareketliliğini (satış hedefi vb.), üretim sektörünün üretim planlarını görmemiz gerekiyor. Herhalde İnsan Kaynaklarının farkındalığı da burada başlıyor.
İnsan Kaynakları bir lokomotif ise, vagonları, kendi gitmek istediği yere değil, vagonların gitmek istedikleri yere sorunsuzca götürmelidir.

  1. Adım : “Eşitlik İlkesine bağlı davranışlar sergilemek.”

Günümüzün çalışma koşullarına baktığımızda, hizmet ettiğimiz insanların İnsan Kaynakları Bölümü’nden beklentileri çok yüksek. Bu beklentiler, bizlere çok büyük yetkiler ve sorumluluklar veriyor. Objektif olmak, sırdaş olmak, açık olmak, güvenilir olmak gibi ilk akla gelenler dışında “Sevgisini Eşit Dağıtmak” gibi farklı, çok önemli ve öncelikli bir sorumluluk yüklemektedir. Hizmet edilen tüm çalışanlara eşit bakmak, paylaşımlarını eşit, önyargısız ve objektif dağıtmak çok önem taşımaktadır. İnsan Kaynakları Bölümü’nün güvenilirliği açısından da olmazsa olmaz bir adım, bu sorumluluğun farkında olmaktır. Kadro Ünvanı, tecrübe, kıdem,  kişilik gözetmeksizin verilecek destek ve paylaşımlar eşit olmalıdır. Bu adım, kurum kültürünün oluşturulması ve geliştirilmesi için çok önem taşımaktadır. Çok küçük bir örnekle açıklamak gerekirse, bir Genel Müdür ile bir temizlik personelimizin yaşgününü kutlarken duyduğunuz heyecan birbirine eşit olmalıdır ki; işte bunu gerçekten hissettiğinizde iyi yoldasınız demektir. Farklılıkları yönetirken ilgisini eşit dağıtmak, İnsan Kaynakları Bölümü’nün farkındalığı olmalıdır.

  1. Adım : Hizmet verdiğimiz tüm çalışanlarımız ile 24 saat iletişim.

İnsan Kaynakları olarak, dinamikleri çok farklı olan sektörlere hizmet veriyoruz ve bu sayede de çok farklı bakış açılarınıda gözlemliyebiliyoruz. Farkındalık yaratmak için, tüm çalışanlarımız ile 24 saat iletişim kurmak zorundayız. Bunu iletirken, 24 saat çalışmaktan bahsetmiyorum.
** Sağlık sektöründeki Hekim, Hemşire, Teknisyen ve diğer çalışanlarımız, vardiyalı olarak günün her saati hizmet vermekte iken, siz gece hiç ziyarete gittiniz mi veya gitmeyi düşünür müsünüz?
** Üretim sektöründe çalışan Mühendis, Operatör, Teknisyen vd. çalışanlarımızı gece üretim hattında ziyaret edip, kahvaltı saati birlikte oldunuz mu veya olmayı düşünür müsünüz?
** Satış ve dağıtım sektöründe çalışan Satış Yöneticisi, Şoför, Satış Temsilcisi ve diğer çalışanlar ile sabah erken saatte beraber olmayı veya piyasada birlikte çalışma imkanı buldunuz mu veya hiç düşünür müsünüz?
** Hizmet verdiğiniz kişiler, günün 24 saati size ulaşabiliyor mu veya ulaşmasını ister misiniz? ...

     
     İşte İnsan Kaynaklarının farkındalığı bence bu 4 adımda gizli. Bu farkındalığı da, sözde    
    değil özde, içinden gelerek yapabiliyorsanız, değer yaratan bir İnsan Kaynakları Bölümü  
    yaratabilirsin.

    4 sihirli adım ile paylaştığımız Düşünce boyutundaki  İnsan Kaynakları yapılanmasını
    tamamladıktan sonra, Sistem Boyutundaki yapılanma sürecini başlatmak, değerlendirmek
    ve uygulamak gerekmektedir. 

Bazen tribünde takımını ateşleyen bir taraftar, bazen kulübede teknik direktör veya malzemeci, bazen de ekibiyle  sahada top oynayan  İnsan Kaynakları için, farklı paylaşımlarda buluşmak üzere, hep sağlıklı ve değerli kalın . . . 



Mehmet Emin ERGİNÖZ

Özel Ankara Güven Hastanesi İnsan Kaynakları Müdür
mehmetemin.erginoz@guven.com.tr



14 Temmuz 2014 Pazartesi

Diyabetik Ayak Bakımı

Şeker hastalarının ayaklarında, yara ve biçim bozukluğu şeklinde görülen diyabet ayak rahatsızlığı, özellikle yaz aylarında bu hastaların yaşam kalitesini tehdit etmektedir. Diyabetik ayak hastalığı, şeker hastalarında görülen kronik bir yara çeşididir. 

Diyabetli kişilerin neredeyse yarısı yaşamları boyunca diyabetik ayak gelişme riski altındadır. Sadece tıbbi açıdan değil, sosyal ve ekonomik açıdan da sorunlara yol açan diyabetik ayak hastalığına dikkat edilmelidir. Biliyoruz tablo çok sevimli değil ama biraz özen ve dikkatle bu sorunların oluşması engellenebilir. Özellikle havaların ısınmasıyla birlikte diyabet hastalarının ayak bakımları konusunda daha titiz ve dikkatli olmaları gerekmektedir. 

Ayaklarda Mantara Dikkat!
Şeker hastası olan kişilerin, diyabet ayak riskine karşı yaz aylarında daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Yaz aylarında sıcağın etkisiyle ayakta terlemeler ve nem artışı olur. Buna bağlı olarak da mantar enfeksiyonları artar. Mantarı engellemek için ise ayaklar her gün düzenli yıkanmalı, yumuşak bir havlu yardımıyla özellikle parmak aralarına dikkat edilerek kurulanmalıdır. Parmak aralarının nemli kalması mantarın oluşumunu hızlandırabilir. Bunun yanında pamuklu çoraplar ya da dokumasında gümüş tel bulunan çoraplar terlemeyi engelleyeceğinden tercih edilmelidir. Çorapların lastikleri sıkı olmamalı, ayaktaki kan dolaşımını engellememelidir. Güneş ve deniz tuzu ayak tabanları ile topuklarda kuruma ve çatlamalara neden olabilir. Çatlaklar ise enfeksiyonların giriş kapılarıdır. Bu yüzden ayak tabanları ve topuklar nemlendirici bir krem veya vazelin ile nemlendirilmelidir.

Ayakkabı Seçimi Çok Önemli
Yazın karşılaşılabilecek önemli bir başka sorunun da ayakkabılardır. Diyabetli kişiler yazın ayakkabılarına daha fazla dikkat etmelidir. Ayak terlemesini arttırabilecek, vuran, sıkı ayakkabılardan uzak durulmalıdır. Bunun yanında önü açık ayakkabı, parmak arası terlik giyilmemelidir. Deniz kenarları ve plajlarda ayağa batabilecek kum, çakıl cam gibi maddeler ileride ciddi enfeksiyonlara neden olabilir. Çünkü diyabetli kişilerde zamanla his kaybı da gelişebileceği için bu tip yaralanmalar fark edilemez. Diyabetli kişiler bu tip küçük tedbirler alarak yaz dönemini ayak problemi yaşamadan geçirebileceği gibi ilerde yaşayabilecekleri ciddi problemleri de engellemiş olurlar.

Meysun Erdem
Ayak Sağlığı ve Refleksoloji Uzmanı
Özel Ankara Güven Hastanesi