1 Haziran 2012 Cuma

                                   Yaşlanmayı Geciktirici Beslenme Yöntemleri

Yaşlanma, geçmiş zamanlardan beri çözüm bulunmaya çalışılan fakat engellenemeyen doğal bir süreçtir. Yanlış beslenme alışkanlıkları, şişmanlık, hareket eksikliği, sigara, alkol, yetersiz uyku, stres ve çevresel zehirler gibi etmenler yaşlanmayı hızlandırmaktadır. Yaşlanmayı geciktirici yaşam tarzı değişiklikleri mevcuttur. Yeterli ve dengeli beslenmek, fiziksel aktiviteyi arttırmak, fazla kilolardan kurtulmak, bağışıklık sistemini güçlü tutmak, sigara ve alkolden uzak durmak, stres ile başa çıkmayı öğrenmek, serbest radikallere karşı gerekli önlemleri almak; uzun yaşamak, yaşlanırken genç kalmak, yaşlılığın belirtilerini geciktirmede izlenmesi gereken yaşam tarzı değişikleri arasındadır.
Oksidasyon vücudun paslanması anlamına gelmektedir. Oksidasyonun en önemli nedeni ise, vücudumuzda oluşan veya dışarıdan aldığımız serbest radikallerdir. Yapılan çalışmalara göre bu maddelerin yaşlanmaya neden oldukları ve yaşlanma ile kalp hastalıkları ve kanser gibi hastalıkların görülme sıklığını arttırdığı gözlenmiştir.

Antioksidantlar

Serbest radikallerin oluşumunu engelleyen ve zararsız hale getiren maddelere antioksidant adı verilmektedir. İlerleyen yaş ve yanlış beslenme alışkanlıkları ile vücudun kendi antioksidantları yetersiz kalabilmektedir. Bu nedenle bazı antioksidantlar dışarıdan alınmalıdır. Bunlar;

Koenzim Q-10: Hücrelerde enerji üretiminde önemli rol oynar, bağışıklık sistemini uyarır, dolaşımı ve kalp damar sistemini güçlendirir. Gün içerisinde 10-50mg alınması önerilmektedir. Et, balık, yumurta, brokoli, patates, soya, buğday, pirinç, fındık gibi besinlerde koenzim Q-10 bulunmaktadır.

C Vitamini: Doku yapımı ve onarımında önemli görevleri bulunmakla beraber bağışıklık sistemini güçlendirip kansere karşı koruyucu özelliklere sahip olduğu saptanmıştır. C vitaminin demirin vücutta kullanımını arttırdığı ve sigaranın zararlı etkilerini ortadan kaldırdığı çeşitli çalışmalar ile gösterilmiştir. Günlük 50-100 mg arasında alınması önerilmektedir. Yeşilbiber, turunçgiller, çilek, domates gibi besinler C vitaminin en iyi kaynakları arasındadır.

E Vitamini: Dolaşım bozukluklarını, kalp damar hastalıklarını önler, bağışıklık sistemini güçlendirir, yaşlanmaya bağlı görme bozukluklarını ortadan kaldır. Günlük 100-600 mg alınması önerilmektedir. Koyu yeşil yapraklı sebzeler, yağlı tohumlar, bitkisel sıvı yağlar en iyi kaynakları arasındadır.

Glutatyon:  Beyin, kalp, bağışıklık sistemi, böbrekler, gözlerdeki lensler, karaciğer, akciğer ve deride oksidatif strese karşı koruyuculuğa sahiptir. En iyi kaynakları soğan ve sarımsaktır.

Selenyum: Karaciğer, akciğer, kalp ve kan hücrelerini serbest radikallere karşı korumaktadır. En iyi kaynakları; fındık, ceviz, deniz ürünleridir.

Omega-3 yağ asitleri: Bağışıklık sistemi, kalp ve göz damarlarının sağlığı için gereklidir. En iyi kaynağı; balıktır.

Yaşlılıkla birlikte; tat ve koku alma azalır, görme kaybı, işitme kaybı, diş kaybı, takma diş kullanma, çiğneme ve yutma güçlüğü gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Yaşlılıkta sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri ile oluşan sorunlar azaltabilmekte ve yaşam kalitesi artırabilmektedir.

Çocukluk Çağında Obezite

Çocukluk çağında görülen obezite önemli bir halk sağlığı problemi olup sağlık durumu ile ilgili birçok riskleri içerir. Bu riskli durumlar obeziteye bağlı ölüm oranını arttırır. Yapılan bir araştırmada 40 yaşında ve sigara içmeyen obez bir kişinin ömrü 7-8 yıl kadar kısalmakta, bu kişi sigara içiyor ise ömrü 13-14 yıl kadar kısalmaktadır. Obezite 20-30 yaşlarında mevcut ise ömür 17-20 yıl daha kısalmaktadır. Obezitenin çocukluk çağında başlaması halinde yaşamın daha da kısalacağı ve durumun daha da dramatik bir hal alacağı kaçınılmazdır.
Obez çocuklarda, beslenme durumundaki değişikliklere bağlı olarak çocuğun yaşam süresini kısaltan veya zorlaştıran bir seri hastalıklar dizisi gelişir. Bunların içerisinde en önemlileri; kardiyovasküler hastalıklar (koroner kalp hastalığı), hipertansiyon, tip 2 diyabet mellit, dislipidemi, karaciğer yağlanması ve siroz, adolesan kızlarda görülen polikistikoversendromudur. Bu çocuklarda serum kolestrol, trigliserid, düşük dansitelilipoprotein (LDL) düzeyleri yüksek, yüksek dansitelilipoprotein (HDL) düzeyi düşüktür.
Obezlerde insulin hormonunun kan şekeri düzeyini ayarlayıcı etkisine karşı bir direnç gelişmekte ve bu direnci kırabilmek için pankreas organı fazla çalışarak insülin salınımını arttırmaktadır. Sonuç olarak serum insülin düzeyi artmaktadır. Bu duruma hiperinsulinemi ve gelişen olaya İnsulin Direnci Sendromudenir. Bu sendroma verilen diğer bir isim de Metabolik Sendromdur.Obez çocukların üçte birinde insülin direnci mevcut olup bu oran şiddetli obezitede yüzde elliye kadar çıkabilir. Tehlikeli obezitede yağ depolanması daha ziyade viserlerde (iç organlar) olup bu tip obesiteyesantral obesite denir. Santral obesite olan çocuklarda hiperinsulinemi ve insülin direnci mevcuttur. Santral obezitenin en pratik göstergesi karın çevresinin o yaşa göre olması gereken standardın üzerinde olmasıdır.
İnsülin direnci uzun süre devam edecek olursa, mevcut insülin düzeyi kan şekerini kontrol altına alamaz hale gelerek hastada tip 2 diyabet mellit gelişir. Obezitenin bu komplikasyonlarının yanı sıra obez hastalarda; ortopedik problemler, solunum yolları rahatsızlıkları, uyku apnesi, safra kesesi taşları, gut, böbrek hastalıkları sık olarak görülür. Ayrıca obez çocuklarda serum vitamin D ve demir düzeyleri düşük bulunmuştur. 

Vejetaryenlik



Eğer yeterli protein vücuda alınmaz ise vejetaryen yeme tarzı sağlığınıza zararlı olabilir. Protein, vücudumuzun yapı taşıdır. Yeni dokuların yapımı için yaşamın her döneminde vücudumuzun proteine ihtiyacı vardır. Et, tavuk, balık, yumurta, süt ve ürünlerin bu proteini sağlayamayan vejetaryen bireylerin zenginleştirilmiş kahvaltılık tahıl (demir, b12 vitamini, çinko eklenmiş), koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, soya sütü, tofu, soya eti, tahin, susam, ceviz, badem, yer fıstığı gibi yağlı tohumlardan yeterli miktarlarda tüketilmesi gerekmektedir.

Günlük ne kadar maden suyu içmeliyim ?

Maden suyu vücutta kaybedilen minarelerin yerine konulmasında yararlıdır. Fakat sürekli ve aşırı miktarda tüketildiği zaman mideyi tembelleştirerek maden suyu içiminin artmasına neden olmaktadır. Bu yüzden tüketilen maden suyu miktarı çok önemlidir. Haftada 2-3 şişe tüketmek yeterli olacaktır.

Akşam Dışarı Çıkarken Ne Yemeliyim ?


Eğer bir davete katılıyorsanız, fazla tüketimden kaçınmak için yemeğe gitmeden 1-1 buçuk saat önce küçük bir ara öğün yaparak midenin dolu olmasını slayıp yemekte gereksiz tüketimden uzak durmuş olabilirsiniz. Daha hafif yiyerek kilo alımını engellemiş olursunuz.