28 Ocak 2015 Çarşamba

Çocuklarda Gece Yatak Islatma (Enürezis)


Nedir?
Çocuklarda yatak ıslatma (Enürezis) tanım olarak 5 yaş üstündeki bir çocuğun ayda bir-iki kezden fazla uyku sırasında istem dışı idrar kaçırmasıdır. Bazı çocuklar gündüz uyanıkken de idrar kaçırırlar.

Ne Sıklıkta Görülür?
Beş yaşındaki çocukların %20si, 7 yaşındaki çocukların %10’u, ergenlik çağındaki çocukların %1-2 si enürezis sorunu yaşamaktadırlar. Ancak hastaların doktora başvurusu bazen geç olmaktadır. Bunun bir nedeni çocuklarda enürezisin doğal karşılanması, varsa ailedeki diğer enürezli bireyler gibi bir yaşta düzeleceğinin umulmasıdır. Diğer bir neden çocuğun ve ailenin olayı utanç verici bulmasıdır. Geç doktora başvurma nedeni ile yıllarca çocuklar yatak ıslatmanın yarattığı çeşitli sorunlarla yaşamaktadırlar. Hatta bu psikolojik ve sosyal sorunlar yerleşerek, bir gün çocuğun yatak ıslatması düzelse bile uzun süre devam etmektedir.

Nedenleri Nelerdir?
Enürezise neden olan tek bir faktör değil birden fazla etken söz konusudur. İdrar kaçırma sorunu olan her çocuğun öncelikle idrar yolu enfeksiyonu, böbrek hastalıkları, mesane ile ilgili problemler veya çocukluk çağı diyabeti gibi tedavi edilmesi gereken başka bir hastalığın varlığı açısından değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle bu çocukların mutlaka çocuk sağlığı hastalıkları uzmanlarınca değerlendirilmesi gerekir. Çoğunlukla olayın psikolojik olduğu düşünülerek psikiatri uzmanlarına yönelindiğinde yukarıda sayılan hastalıkların tanı alması güçleşmektedir. Gerekli tetkiklerle başka bir hastalık olmadığından emin olunduktan sonra enürezisin tedavisine geçilir. 

Bu çocuklardaki en belirgin sorun çocuğun uykuda mesane doluluğunun hissedememesi ve tuvalete gitmek üzere uyanamamasıdır. Gece çıkarılan idrar miktarının fazla olması ve/veya mesane ile ilgili bazı değişiklikler de bu çocuklarda saptanabilen diğer sorunlardır. Bunlardan hangilerinin çocukta mevcut olduğu uygun tanı yöntemleri kullanarak saptamak gerekir.
Olayın psikolojik olup olmadığı da ailelerin merak ettiği bir konudur. Yapılan çalışmalar enürezisli çocuklardaki psikolojik etkilenmesin idrar kaçırma problemine ikincil olduğunu göstermiştir.

Ailesel midir?
Bu durumun aileden geçip geçmediği sık sorulan bir sorudur. Bazı hastalıklarda olduğu gibi birebir genetik geçiş olamamakla birlikte, enürezisli çocukların aileleri incelendiğinde %60-80 oranında idrar kaçırma öyküsü olduğu görülmüştür. Hem anne hem babasında çocukken enürezis problemi olan çocukların yaklaşık %75’inde, sadece bir ebeveyinde varsa % 40’ında enürezis görülür.

Nasıl Tedavi Edilir?
Tedavi tek bir ilaçla kesinlikle mümkün değildir. Çocuğun tedaviye katılması, duyduğu utanç ve suçluluk duygusunun yenilmesi ve bu sorundan kurtulmayı istemesi sağlamalıdır. Bunun için durumun neden kaynaklandığı ve tedavisinin nasıl olacağı yaşına göre anlayabileceği şekilde mutlaka çocuğa da anlatılmalıdır. Asla çocuk bu sorun nedeni ile cezalandırılmamalı, düzelme konusunda attığı her adım ödüllendirilmelidir.

Tedavide öncelikle gündüz tuvalete gitme alışkanlığı düzenlenmeli, idrar tutma alışkanlığı kırılmalı, düzenli mesane boşaltma sağlanmalıdır. Uyku öncesi sulu gıdaların kısıtlanması gece uyanmalarını azaltmak ve tedavi başarısını artırmak açısından gereklidir. Tedavide bugün en çok kullanılan yöntem alarm tedavisi ile çocuğun gece mesane doluluğu hissi ile uyanmasını öğrenmesini sağlanmaktadır.. Hastanın bu tedavi ile en az 3-6 ay izlenmesi, düzenli kontroller önemlidir. Bunun yanı sıra gece idrar miktarını azaltmaya yönelik ilaçlar kullanılmaktadır. 

Çocuk ve ailenin sorunu tam olarak anlamasının ve tedaviye katılmasının sağlanamadığı durumlarda uygulanan tedavi başarısız olmakta veya tedavi kesildiğinde sorun tekrarlamaktadır.

Bu nedenle gece idrar kaçıran çocuğun tedavisinde deneyimli bir sağlık ekibinin çocuk ve aileye zaman ayırarak, gerekli eğitimi vererek çocuğun günlük yaşamında konu ile ilgili davranışları düzenlemesi çok önemlidir. Bunun yanı sıra hastanın durumuna en uygun medikal tedavi yönteminin tedaviye eklenme zamanı, devam etme süresi veya tedavi değişikliği de tedavi sürecinde gerçekleştirilmelidir.

Sonuç olarak, idrar kaçırmanın gizlenecek bir sorun olmadığı, mutlaka bu konuda deneyimli hekime başvurulması, tedavide çocuk, aile ve hekimin bilinçli ve uyumlu bir şekilde çalışması ve uygun tedavi ve izlemin yapılması gerekir.

21 Ocak 2015 Çarşamba

Deri Kanseri Merkezi
Özel Ankara Güven Hastanesi bünyesinde Deri Kanseri Tanı ve Tedavi Merkezi kurulmuştur. Bu merkezin amaçları deri kanseri olan hastaları merkezde görev yapan doktorlara yönelterek tek elden standart ve hızlı bir tedavi almalarını sağlamak, tanılarını, uzmanlaşmak bir ekip ile en doğru şekilde gerçekleştirmek ve tedavi sırasında ve sonrasında uluslararası standartlara uygun şekilde takip etmektir. Bu şekilde melanom, melanom dışı deri kanserleri, deri eki tümörleri, Merkel hücreli karsinom ve mikozis fungoides gibi kanserleri olan hastalara nitelikli ve uygun tedaviyi sunmayı hedeflemektir.
Deri Kanseri Tanı ve Tedavi Merkezinde Dermatoloji, Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi, Medikal Onkoloji, Patoloji,  Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi Nükleer Tıp ve Radyoloji Bölümlerinden oluşan 8 kişilik ekip çalışmaktadır.

Ülkemizde deri kanserleri genellikle geç dönemde fark edilmektedir. Bu nedenle deri kanserleri hakkında farkındalık oluşturmak, risk taşıyan bireyler konusunda halkı bilgilendirmek da amaçlarımızdan biridir. Örneğin,  melanom gelişimi açısından risk oluşturan; çok sayıda bene veya displastik benlere sahip olmak, ailesinde melanom hastası bulunması gibi risk durumlarında bu bireyleri bilgisayarlı dermatoskopi ve tüm vücut ben haritası ve fotoğraflama yoluyla takip etmektediyiz. Böylece yeni gelişen pigmente lezyonları ve benlerde oluşabilecek değişiklikleri erken dönemde tanımak mümkün olmaktadır.

15 Ocak 2015 Perşembe

Sağlık Sektöründe Güncel Durum Analizi Çözüm Önerileri Sempozyumu Gerçekleşti


Ankara Sağlık Kuruluşları Derneği’nin organize ettiği ‘Sağlık Sektöründe Güncel Durum Analizi- Çözüm Önerileri Sempozyumu’na katılan özel hastane temsilcileri, sorunlarını masaya yatırdı.

Sheraton Otel’de düzenlenen ve iki gün süren sempozyuma ASKD ve Özel Ankara Güven Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Nüket Küçükel Ezberci ile yönetim kurulu ev sahipliği yaptı. Toplantının açılış konuşmasında özel hastane işletmeciliğinin zorluğuna dikkat çeken Nüket Küçükel Ezberci, “ 40 senelik özel hastane deneyimlerinin son derece zor koşulların yaşandığı dönemlerde büyük fedakarlıklar yapılarak edinildiğini , bulunduğumuz süreçte ise Anadolu’nun bir çok yerinde kurulmuş olan küçük ve orta ölçekli hastanelerin benzer sorunları yaşadığını bildiklerini, bu duruma önlem alma zorunluluğunun olduğunu ve bu sorunları aşmak için işbirliği yapmanın gerekli olduğunu hatırlattı.’’Aksi takdirde kapanmış olup ruhsatları askıda olan hastane sayısının hızla artmasının kaçınılmaz olacağını’  söyledi..

ASKD Yönetim Kurulu Üyesi Banu Küçükel’in oturum başkanlığını yaptığı sempozyuma katılan Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Genel Başkanı Dr. Reşat Bahat da sektörün sıkıntılarına ilişkin çarpıcı bir konuşma yaptı. Bu dönemde özel hastanelere SGK’nın yapmış olduğu ödemelerin düştüğünü söyleyen Dr. Bahat, “Bu yüzden özel hastaneler olarak sıkıntılarınız var. Yine Gayri Safi Milli Hasıla üzerinden bakarsak, sağlığa yapılan yatırım yüzde 6’dan 4’e düştü.’’ Henüz genç nüfusun fazla olduğunu ancak yakın gelecekte yaşlı nüfusun artacak olması nedeni ile sağlığa ayrılması gereken payın artmasının zorunlu olacağı ve bunun için kaynak yaratma gerekliliği  olduğunu belirtti. ‘’SGK ödemelerinde uzun yıllardan bu yana düzenleme olmadığı için özel hastaneler verdikleri hizmet karşısında fark almak zorunda kalıyor.” dedi. 

Türkiye’de özel hastanelerin çok kaliteli olduğunu, nitelikli hastane ve yatak sayısı bakımından Türkiye’nin gelişmiş ülkeler ile benzer istatistiki verilere sahip olduğunu, Amerika’dan sonraki en çok JCI Akreditasyon belgesine sahip ülkenin Türkiye olduğunu söyleyen Dr. Bahat, “Bizde rekabet gerçekten çok güçlü. Bu rekabet alanında hastaneler korkup fonun kucağına itiliyor. Ancak  SGK ödenek vermiyor, devlet doktor vermiyor, ceza kesiliyor, ruhsatlar askıya alınıyor. Böyle olunca hastanelerimiz maliyetlerini azaltabilmek ve ayakta kalabilmek için zincir hastaneler oluşturmak durumunda kaldılar. Yatak sayısının tamamına baktığımız zaman yüzde 20 civarında yatak sayısı gruplaşmış hastanelerimize ait.  Bunun bir tehdit olduğunu düşünmüyorum; ama asimetrik rekabete yol açar mı bunları tabii ki sizlerle tartışacağız”  diye konuştu. 

OHSAD Genel Başkanı Dr. Reşat Bahat konuşmasında, yıllık yüzde 10 kayıpla yollarına devam ettiklerini de söyledi. Bahat, şöyle devam etti: “Çünkü gelirimiz azalırken giderimiz artıyor. Burada hastanelerimizi teşvik edecek bir şeyler yapmak lazım. Ruhsatlara ilaveler yapılmalı, birleşme özendirilmeli ve şu anda Türkiye’de olmayan tamamlayıcı sağlık sigortası bizde de uygulanmalıdır. Sektörde bugün bir sıkışma var ve bunun aşılması lazım. Eğer bu sıkıntı aşılmazsa vatandaştan daha çok para talep etmemiz gerekiyor. Sıkıntılar devam ederse küçük hastanelerimiz branş hastane olmaya başlayacak ya da bir fonla anlaşıp yollarına öyle devam edecek. Çünkü büyümediğiniz zaman bu yarışta şansınız yok. Yatak sayısını arttırmalısınız, özel sigortalar ile çok ciddi bir iş birliği yapmalısınız.”

2 Ocak 2015 Cuma

Yeni yılda da Beslenmeye Dikkat

Yılbaşı gecesi veya son zamanlarda katıldığınız yeni yıl  kutlamalarıyla  kilo almış olabilirsiniz. Suçluluk duymanıza gerek yok.  Aşağıda 18 basit öneriyle kilo verebilir yada  koruyabilirsiniz.

1- Su için! İnsanlar genellikle acıkma hissi ile susama hissini karıştırırlar. Bu nedenle de daha çok yemek yerler. Acıktığınızı hissettiğinizde bir bardak su için. İşe yaradığını göreceksiniz.
2- Gerçekçi  hedefler belirleyin :  Son günler de kolayca kilo almış olabilirsiniz ama hızlı kilo vermeler genellikle vücudunuzun yağ oranını daha da artırır.  Aldığınız kiloları verirken  bir haftada bir kilodan daha fazla vermenizin sağlıksız olacağını unutmayın.
3- Atıştırmak istediğinizde kendinize 10 dakika verin.  Araştırmalar çok istediğimiz arzuladığımız eylemleri  yapmadan önce 10 dakika beklememizi önermektedir. Mutfağa  gitmeden yada o yemeği sipariş etmeden önce 10 dakika bekleyin.  Daha doğru bir seçim yaptığınız göreceksiniz.
4- Az ve sık yemek yiyin.  İştahınızı daha iyi kontrol  ederken metabolizmanızı da hızlandıracaksınız.

5- Haftalık olarak kendinizi değerlendirin.  Kendinize bir hafta süre tanıyın. Bir haftanın sonunda kendinizi değerlendirin.  Günlük diyet uygulamaları sizi yanıltabilir.
6- Tabağınızın hepsini bitirmek zorunda değilsiniz:  Gittiğiniz yerlerde veya lokantalarda yemek porsiyonları büyük olabilir. Porsiyonlarınızı küçültün.  Restoranlarda tabağınızda  fazla kalan yemeği paket yaptırabilirsiniz. 
7- Yavaş yemek yiyin. Hızlı yemek yiyen hızlı kilo alır. Yemek yerken hızınızı kontrol edin.
8- Alkol tüketiyorsanız miktarını azaltın.  Alkol  vücut yağlanmasını artırır. Günlük  önerilen alkol tüketim miktarı kadınlar için en fazla bir kadeh iken erkeklerde iki kadehi geçmemektedir.
9- Yediklerinizi not edin.  Yemek günlüğü tutmak kendinizi daha iyi kontrol altında tutmanıza yarar. Diyet günlüğü tutun.
10- Sebze tüketiminizi artırın. Yüksek posa  iştahınızı kontrol ederken  kilo vermenize yardımcı olacaktır. Mevsim sebzeleri ile yapılmış tencere yemeklerini tercih edin.  Tabi sebze kızartmakları hariç.
11- Yemeklerin sularını yemeyin. Yemeklerin sularında vitamini olduğunu düşünerek genellikle yemekleri sularıyla da tüketiriz. Oysa orada sadece yemeğin yağı vardır. Yemeklerin sularını yemeyiniz.
12-  Meyve tüketimine dikkat!   Meyve sağlıklıdır ama çok meyve yemek bu kapsamın dışındadır. Özellikle gece meyve tabaklarından uzak durun.  Gün içindeki ara öğünlerde meyve tüketin.
13-  Ekmeksiz olmaz. Son yıllarda ki ekmekten uzak durun , ‘Daha çok protein tüketin’ söylemi uzun süren araştırmalarla doğru olmadığı araştırmalarla ispatlanmıştır.  Tam buğday unu, çavdar , esmer ekmek gibi ekmekleri  her öğünde tüketin. Fazla protein tüketmek sağlığınıza uzun vadede zarar verecektir.
14-  Daha çok kurubaklagil  tüketin. Kurubaklagiller hem tokluk duygusunu artıracaklardır hem de son derece sağlıklı yemeklerdir.  
15-  Hareket edin.  Yürüyün koşun hareketinizi artırın. Günde en az 7500 adım atmalısınız!
16- Diyet arkadaşı edinin . Diyetinizi etrafınızdaki çok yakın olduğunuz birisiyle yaparsanız işler daha kolaylaşacaktır. Birbirinizi olumlu motive edin.
17-  Olumlu olun.  Diyet yapmak, alışkanlıkları değiştirmek  için süreye ihtiyacınız var. Kendinize güvenin. Yapabilirsiniz.
18-  Doktor ve diyetisyene gidiniz. Profesyonel yardım her zaman değişik bir bakış açısı ve amaç kazandırır.