12 Aralık 2014 Cuma

Kış Dönemi Hamile Eğitim Seminerleri Başlıyor

Yıllardır büyük bir özen ile yaptığımız hamile eğitim seminerleri devam ediyor. Yenilenen içeriği ile kış dönemi hamile eğitim seminerlerimizde sizlerle buluşmak için sabırsızlanıyoruz. Bilinçli bir gebelik, doğum süreci ve bebeğinizin bakımı ile ilgili kapsamlı bir eğitim için sizleri bekliyoruz.

HAMİLE EĞİTİM SEMİNERLERİ
HER CUMARTESİ  11:00-13:00  SAATLERİ  ARASINDA YAPILMAKTADIR.           
 
1.HAFTA
EĞİTİMCİ  : KADIN DOĞUM UZMANI
ÜREME ORGANLARI VE GEBELİĞİN OLUŞUMU 
GEBELİK İZLEMLERİ, RUTİN YAPILAN TETKİKLER VE BAĞIŞIKLAMA 
GEBELİKTE TEHLİKE BELİRTİLERİ VE YAPILMASI GEREKENLER 
DOĞUM SÜRECİ 

EĞİTİMCİ:  DİYETİSYEN
GEBELİKTE BESLENME VE NUTRİSYONEL DESTEK
 

2.HAFTA
EĞİTİMCİ: PSİKİYATRİST
GEBELİKTE ANNEDE MEYDANA GELEN PSİKOLOJİK DEĞİŞİKLİKLER
DOĞUM SONRASI ANNEDE MEYDANA GELEN PSİKOLOJİK DEĞİŞİKLİKLER

EĞİTİMCİ: KADER DOĞAN
GEBELİKTE GÜNLÜK YAŞAM
GEBELİKTE SIK KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
GEBELİKTE TEHLİKE BELİRTİLERİ VE YAPILMASI GEREKENLER
DOĞUM ÇANTAM
ANNE SÜTÜNÜN ÖNEMİ VE EMZİRME TEKNİKLERİ
 

3.HAFTA
EĞİTİMCİLER: SEVGİ ÖZBEK-RÜKÜZAN KABAKÇI
DOĞUM SÜRECİ VE SONRASI  ANNE VE BEBEK BAKIMI VE TAKİBİ
KADIN DOĞUM KLİNİĞİNİN TANITIMI
DOĞUM EYLEMİNİN BELİRTİLERİ- HASTANEYE NE ZAMAN GELMELİSİNİZ?
HASTANEYE GELMEDEN ÖNCE YAPILMASI GEREKENLER
N.DOĞUM/C/S ÖNCESİ SAĞLIK EKİBİ TARAFINDAN YAPILAN HAZIRLIKLAR
ANESTEZİ  KONSÜLTASYONU VE ANESTEZİYE KARAR VERİLMESİ
C/S OPERASYONU İÇİN AMELİYATHANEYE  TRANSFER VE AMELİYATHANE SÜRECİ
ANNENİN ODAYA TRANSFERİ VE SONRASI BAKIM VE TAKİBİ   
ANNENİN REJİMİNİN BAŞLANMASI VE MOBİLİZASYON
KONTROLLÜ ANELJEZİ VE AĞRININ DEĞERLENDİRİLMESİ
NORMAL DOĞUM VE EVRELERİ-MÜDAHALELİ DOĞUM
DOĞUM AĞRISIYLA BAŞ ETME YÖNTEMLERİ
DOĞUM SONU BAKIM VE UTERUS MASAJI
DOĞUM SONRASI ANNEDE MEYDANA GELEN FİZYOLOJİK DEĞİŞİKLİKLER
DOĞUM SONRASI GÜNLÜK YAŞAM 
AMELİYATHANEDE /DOĞUMHANEDE YENİ DOĞAN’IN  KARŞILANMASI, KABULÜ VE MÜDAHALESİNDE YAPILANLAR
YENİ DOĞANIN TAKİBi, BAKIMI VE EMZİRMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ
GÜNLÜK YENİ DOĞANIN MUAYENESİ-TOPUK KANI ALINMASI –TABURCULUĞU VE 5.GÜN KONTROLÜ
ANNENİN TABURCULUĞU VE EĞİTİMLERİ


EĞİTİMCİ: FİZYOTERAPİST
GEBELİKTE EGZERSİZ
YOGA VE PİLATES KONUSUNDA BİLGİLENDİRME
4.HAFTA 
EĞİTİMCİLER: DERYA YILDIRIM - GÜLAY GÜRBÜZ
DOĞUM SONU DÖNEMDE YENİDOĞAN BAKIMI
YENİ DOĞAN TARAMA PROGRAMI
YENİ DOĞANDA GÖRÜLEBİLECEK ÖZEL DURUMLAR
YENİ DOĞANIN DOĞUM ODASI BAKIMI
ANNE SÜTÜNÜN ÖNEMİ ÖZELLİKLERİ
BEBEĞİN BESLENMESİ / EMZİRMENİN ANNEYE VE BEBEĞE FAYDALARI
GEBELİK SONRASI KORUNMA YÖNTEMLERİ

Detaylı bilgi için : 457 22 89 - 457 27 28 - 457 24 94 - 457 27 75

11 Aralık 2014 Perşembe

Güven Hastanesi 40. Yıl etkinlikleri çerçevesinde 06.12.2014 tarihinde “Endokrin Cerrahide Güncel Uygulamalar ve Tanıdan Tedaviye Tiroid Kanseri” konulu toplantı düzenlenmiştir. 
Toplantıda ameliyathaneden canlı bağlantı yapılarak tiroid ve paratiroid cerrahisinde ROLL ve sinir monitorizasyonu uygulamaları ve total tiroidektomi tekniği ve santral kompartman diseksiyonu ameliyatları gerçekleştirilmiştir. Ayrıca değişik olgu sunumları üzerinden tiroid kanserinin tanı ve tedavisindeki güncel uygulamalar katılımcılar ile birlikte tartışılmıştır.

9 Aralık 2014 Salı

HASTALARI İÇİN BU KEZ ŞARKI SÖYLEDİLER
Özel Ankara Güven Hastanesi’nin 40. Kuruluş Yıldönümü etkinlikleri kapsamında, hastane çalışanlarından oluşan TSM Korosu, unutulmaz bir konser verdi. Konseri izleyenler arasında hastalar ve yakınları da vardı.
Türk sağlık sektörünün önde gelen kuruluşlarından Özel Ankara Güven Hastanesi, sağlık hizmetlerinin yanında, sanata da büyük önem veriyor. Hastane bünyesinde çeşitli sanat dallarında eğitim gören çalışanlar, ard arda yeteneklerini sergiliyor. Geçtiğimiz haziran ayında resim sergisi açılan hastanede, bu kez de Türk Sanat Müziği Konseri verildi. Güven Hastanesi’nin 40. Kuruluş Yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde organize edilen konser, hastanenin kongre salonunda gerçekleşti. Aralarında doktor ve hemşireler ile hasta ve yakınlarının da bulunduğu koro üyeleri, Şef Kaya Öztaş yönetiminde unutulmaz bir konser verdi.
AMAÇ, BEDEN VE RUH BÜTÜNLÜĞÜNE KATKI
Konsere hastane çalışanları dışında, hastanede tedavi gören hastalar ile yakınları da katıldı. Beş yıldır faaliyetini sürdüren koro, Türk Sanat Müziği’nin en güzel eserlerini, başarıyla seslendirdi. Güven Türk Sanat Müziği Korosu’nun faaliyetlerinin, sosyal bir aktiviteden öte, hastanenin misyonunda da belirtildiği gibi tüm çalışanların ve misafirlerin beden, akıl ve ruh bütünlüğüne katkı sağlamayı amaçladığı ifade edildi. Faaliyetlerine devam eden koro yılda iki kez konser veriyor.

8 Aralık 2014 Pazartesi

Gastroözofageal Reflü Hastalığı Tanı ve Tedavisi

Gastroözofageal reflu mide ile yemek borusu arasındaki bariyerin yetersiz kalması sonucu atmış asitli mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasıdır. Genellikle yemeklerden sonra fizyolojik reflu olabilir. Semptom vermez hasarlanma yapmaz. Gece saatlerinde ise reflu hiç olmaz.

Gastroözofageal reflu hastalığı (GÖRH) ise göğüs bölgesinde yanma ve mide içeriğinin geri kaçması ile oluşan yemek borusunun alt ucunda ki hasarlanmadır. Mukozal hasar olmadan da  GÖRH gelişebilir.Hastaların çoğunda mukozada hasar olmazken bir grup hastada da ciddi hasarlanma yemek borusunun iltihabı (özofajit),yemek borusunda daralma (peptik darlık) ve prekanseröz doku değişimleri (Barrett Özofagusu) olabilir.
Yapılan araştırmalar erişkin nüfusun %65'inde reflu bulunduğunu ancak bunun %25'inin hekime başvurduğunu göstermiştir.

Patogenez ile ilgili en önemli mekanizmalardan biri alt özofagus sfinkter yetersizliğidir.Buna bazen bir anatomik bozukluk olan mide fıtığı da neden olabilir.Mide boşalmasında ki gecikme,aşırı yemek yeme, düzensiz beslenme, sigara ve alkol alışkanlığı şişmanlık kahve içmek dolu mide ile yatmak bazı romatizma ilaçları ağrı kesiciler ,stres reflunun oluşmasını kolaylaştırır.

Teşhiste hasta hikayesinin dikkatlice dinlenmesi belirleyicidir.Midenin üst bölgesinden yukarı göğse ve boyuna yayılan yanma,mide içeriğinin boğaza ve ağza gelmesi yutma güçlüğü,bazen takılma, ağrılı yutma,geğirme ve şişkinlik başlıca yakınmaları oluşturur.Tipik olan bu belirtilerin yanında  atipik belirtiler  göğüs ağrısı, ses kısıklığı,öksürük,boğazda gıcıklanma da olabilir.
Teşhiste herhangi tetkike gerek duyulmayabilir ancak hasta orta yaşın üzerinde,semptomlar uzun süredir devam ediyoratipik şikayetler kilo kaybı ilerleyici yutma güçlüğü ağrılı yutma, kansızlık varsa mutlaka endoskopik tetkik yapılmalıdır.
Ayırıcı tanıda koroner anjina,safra kesesi hastalıkları,pankreatitler, fonksiyonel dispepsi,hassas barsak sendromu akla gelmelidir.

Reflu hastalığı kişiden kişiye değişmekle beraber genelde yaşam boyu devam eden kronik bir hastalıktır.Reflu hastası bunu bilmeli ve refluyu artıran nedenlerden kaçınmalıdır.
*Kilo vermek yakınmaları %75 oranda azaltmakta iyileştirmektedir.
*Miktar olarak fazla yemek yemek mide duvar gerilimini artırarak refluya neden olmaktadır.Az ve sık yemelidir.
* Fermente alkol, kahve, yağlı, kızartılmış,mayalı  yiyecekler,çikolata, taze soğan, salçalı yiyecekler ve domatesten kaçınmalıdır.
*Stresin de son yıllarda refluya neden olduğu vurgulanmaktadır.
*Ağrı kesici ilaçlar, astım, depresyon ilaçları ile bazı antibiyotikler yakınmaları artırabilir.
*Gece yatma ile en son yemek yeme arasında en az 2-2.5 saat olmalı, baş yatarken  40-45 derece açı ile yükseltilmelidir.
Tüm bu tedbirlerin yanında medikal tedavide Proton pompa inhibitörleri tercih edilmeli, ilaçlar yüksek doz başlanmalı 6-8 haftalık akut tedavi sonrası idame tedavisine geçilmeli ve azaltılarak kesilmelidir.3 aydan sonraki nükslerde aynı ilaç verilebilirken 3 aydan önce ki erken nükslerde ilaç değiştirilmelidir. H2 reseptör blokürü ilaçlar, antiasit çiğneme tabletleri ve siroplar da tedaviye eklenebilmektedir.
Gastroözofageal reflu hastalığının tedavisinde seçilmiş hastalara laparoskopik yöntemle mide girişinin sıkılaştırılması esasına dayanan cerrahi tedavi önerilebilir.
Teorik bilgiler ışığında GÖRH uzun sürede ve tedavisi gecikmiş yetersiz tedavi olmuş hastalarda kansere dönebilmekle beraber bu Türkiye'de sık rastlanan bir durum değildir. 

Gastroenteroloji Uzmanı
Güven çayyolu Tıp Merkezi
www.guventipmerkezi.com.tr

29 Kasım 2014 Cumartesi

100.Nakil



Bazı sayıların simgesel önemi vardır. Bir, 10, 100... gibi. Bir rakamı, ilk olanı tanımladığı için başlangıcı ve açılışı çağrıştırır. Okulda veya işte ilk günün, ilk çocuğun, ilk aşkın ayrı yerleri vardır hayatımızda. Daha sonraki 10 ve 10’nun katlarını duymak, sayılmakta olan olayın devamlık kazandığını, benimsendiğini ve kurumsallaştığını hissettirir. Yükselen sayılar, özellikle ekip çalışmalarında paydaşların da ortak bir hedefe ilerlemekte olduğunu gösterir. Böylesi hislerle, kurumumuzdaki 100. organ naklinin gururunu ve sevincini yaşıyoruz.  
Prof.Dr.Sedat Karademir

14 Kasım 2014 Cuma

İnsülin Direnci
1998 yılında Türkiye’de Tip 2 diyabet hastalığı % 7,2 oranında görülürken bu oran 2010 yılında % 13.7’ye ulaşmıştır. Bozulmuş açlık kan şekeri olan hastalarda 10 yıl içinde diyabet gelişme riskinin %10-15; glikoz tolerans testi bozuk olması halinde ise riskin %35 düzeyinde olduğunu göstermektedir. Bu hastalarda hem glikoz tolerans bozukluğu hem de bozulmuş açlık glikozu bulunması halinde ise 10 yıllık diyabet riski %50’ye ulaşmaktadır.

Kilolu olmak ve kilo almak beslenmeyle ilişkili olduğu kadar vücuttaki bazı fizyolojik olayların sonucu olarak da oluşabilir. Kişide kilo problemi yaratabilen, var olan kiloyu verebilmek için direnç gösteren etkenlerden biri insülin direncidir. İnsülin her insanın pankreasından salınan ve kan şekerinin düşürülmesinden sorumlu bir hormondur. İnsülin yemek yedikten sonra kandaki şekeri vücuttaki hücre ve dokulara taşıma görevini üstlenir. Çeşitli sebeplerden dolayı (başta genetik, obezite, karbonhidrat ve yüksek glisemik indeksli gıdalar içeren yanlış beslenme alışkanlığı, steroid grubu ilaç kullanımı, enfeksiyon, gebelik, alkol kullanımı) insülin görevini yerine getiremediğinde insülin direnci denilen durum ortaya çıkmaktadır. Hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve trigliserit yüksekliği obezite ve insülin direnci ile ilişkili hastalıklardan bazılarıdır.

Kanda bakılan, açlık şekeri ve açlık insülini kullanılarak HOMA-IR (Homeostasis Model of Assessment-Insulin Resistance) değeri hesaplanır ve kişide insülin direncinin olup olmadığı hakkında bilgi verir. HOMA-IR değeri 2.7’den küçük olması insülin direncinin olmadığını, 2.7’den büyük olması ise insülin direncinin varlığını gösterir.

Yemekte doymama ve çabuk acıkma hissi, sürekli tatlı yeme ve gece yemek yeme isteği, terleme, baygınlık hissi ve kilo verememe gibi yakınmalarınız varsa ve bel çevresi kadınlarda 88 cm, erkeklerde 102 cm’in üzerinde ise ilk olarak bir endokrin uzmanına görünmeniz ve insülin direncinizin olup olmadığını öğrenmeniz gerekmektedir.

Beslenmede Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

Besin seçimine dikkat ediniz. İnsülin direncinde diyette esas olan doğru besin seçimidir. Glisemik indeksi yüksek (kan şekerini hızlı yükseltebilen) basit karbonhidratlardan olan şeker, bal, reçel ve pekmez, şekerleme, rafine edilmiş besinler, fruktoz şurubu içeren içecekler ve hazır gıdalar yerine glisemik indeksi düşük (kan şekerini yavaş yükseltebilen) olan tam tahıllı besinler, posa içeriği yüksek olan sebze ve meyveler, kurubaklagil yemekleri tercih edilmelidir. Posa içeren besinler aynı zamanda diyetin enerji yoğunluğunu azaltarak tokluk duygusu yaratır ve şişmanlığın ve şişmanlığa bağlı oluşabilecek olan insülin direncinin önlenmesine yardımcı olur. Şeker içeriği yüksek olan muz, incir, karpuz, üzüm gibi meyveler tercihlerin dışında tutulması insülin direncinin kırılmasına yardımcı olacaktır.
Öğün saatlerine dikkat ediniz. İnsülin direnci olan hastalarda tek öğünde çok yemek yemek kan şekerinin yükselmesine sebep olacaktır. Bu yüzden günde 3 ana ve 3 ara öğün olmak üzere 6 öğün beslenmek kan şekerinin daha düzenli olmasını sağlayacaktır. 4 saatten daha uzun süre aç kalmadan ara öğünlerinizde meyve; yanında ikinci bir besin olan süt grubundan süt, yoğurt veya ayran tercih edebilirsiniz. Özellikle karın bölgesinde toplanan kilolar yapılan ara öğünler ve karın egzersizleri ile incelmenizi sağlayacaktır. Unutulmamalıdır ki yanlış yapılan ara öğünler kilo almanıza, vücut yağ dokusunun artmasına ve insülin direncinizin daha da güçlenmesine sebep olacaktır
Posa tüketiminizi arttırın. Diyetin enerji yoğunluğunu azaltarak tokluk duygusu yaratır ve şişmanlığın ve şişmanlığa bağlı oluşabilecek olan insülin direncinin önlenmesine yardımcı olur. Meyve tercihleriniz posa içeriğini arttıracağından hem bağırsak hareketlerinizi arttırır hem de kan şekerinizin bir anda yükselip bir anda düşmesini engeller. Öğünlerinizde tercih edeceğiniz salata ( yağsız ve tuzsuz) posa alımınıza katkıda bulunup kan şekeri profilinizde olumlu sonuçlar gösterecektir. Fazla miktarlarda et tüketmek yerine kurubaklagil alımını artırmalı ve bol miktarda sebze-meyve tüketilmelidir. Kepekli besinler posa içeriğinden dolayı beyaz un ile yapılmış besinlere göre kan şekerinizi daha yavaş yükselteceğinden kepek ekmek, tam tahıllı ekmekler, çavdar ekmeği, kepekli galeta, kepekli diyet bisküviler tercih ediniz.
Alkol tüketimine dikkat ediniz. Alkol kullanmayın, kullanıyorsanız diyetisyeninize mutlaka danışmanız gerekmektedir. Alkol, yüksek miktarda kalori içerir ve kilo kontrolünüzün bozulmasına ve sonucunda insülin direncinizin artmasına sebep olur. Aynı zamanda kan şekerinde ani düşmelerin yaşanmasına sebep olduğu unutulmamalıdır.
İdeal kilonuzu koruyunuz. İdeal kiloda olmanız insülin direncinizin ortadan kalkmasına yardımcı olacaktır. İdeal kilonuzu koruyabilmek ve düzenli kan şekeri profiline ulaşabilmek için doktorunuzun ve diyetisyeninizin önerileri doğrultusunda hafif tempoda spor yapmalısınız. İnsülin direnci olan hastalarda %10 kilo kaybı direncin kırılmasını sağlayıp kilo verilmesinin hızlanmasını sağlar.
İnsülin direnci kırıldığında tatlı krizleri, açlık nöbetleri ve hipoglisemi sorunları ortadan kalkar, kan şekeri yüksekliğinin devamlılığı sonucunda oluşabilecek olan şeker hastalığının önüne geçilmiş olur. Vücut yağları ve kan yağları normal sınırlara gelir. Kan basıncı dengelenir ve karaciğerin yağlanabilme durumu ortadan kalkmış olur. Dengeli ve düzenli beslenme ile var olan insülin direncini kırıp hedeflenen ağırlığa ulaşmış olacaksınız

Özel Ankara Güven Hastanesi
Beslenme ve Diyet Bölümü