1 Eylül 2014 Pazartesi

Tiroid Nodülü Nedir?


Tiroid bezinde belirgin yer kaplayan, çevresindeki normal tiroid dokusundan kıvam olarak farklı küresel veya oval şekilli, normal olmayan dokuya verilen isimdir. Nodül tiroid bezi içerisinde normalde olmaması gereken kitle veya yumru olarak da tanımlandırılabilir. Tiroid bezi içerisinde nodül varlığında hastalık nodüler guvatr olarak isimlendirilir. Tiroid nodüllerinin boyutları birkaç milimetreden birkaç santimetreye kadar değişkenlik gösterebilir. Toplumda en sık rastlanan tiroid bezine ait hastalık grubunu oluşturur.

Tiroid nodüllerinin oluşumunda en önemli faktör iyot eksikliğidir. Ülkemiz gibi iyot eksikliği olan bölgelerde tiroid nodüllerinin sıklığı belirgin olarak artmıştır. Türkiye genelinde yapılan ultrason taramalarında erişkin toplumun yarısına yakınında nodüler guvatr tespit edilmiştir. İyot yetersizliği dışında bazı çevresel faktörlerin de (örneğin doğal guvatrojenler) tiroid nodüllerinin gelişiminde önemlidir. Ayrıca genetik (ailesel) bazı faktörlerinde önemli olduğunu biliyoruz. 


Tiroid nodülünün önemi nedir?
Nodüler guvatrı olan hastaların çoğunda sıklıkla bir şikayet yoktur. Çoğu hastada nodüller, diğer nedenlerle doktora başvuru sırasında saptanır. Yapılan fizik muayenede veya tiroid dışı nedenler için yapılan görüntülemelerde rastlantısal olarak bulunur. Tiroid bezi içerisindeki nodül çoğunlukla dışarıdan gözle fark edilmez. Az sayıda hasta boyunda kendisinin veya çevresindeki kişilerin fark ettiği şişlik nedeni ile başvurur. Ayrıca nadir olarak hastalar, nodülden olan aşırı hormon salgılanmasına ait şikayetler (hipertiroidizm) nedeni ile doktora başvurabilir. Çok az olgu çevre yapılara bası şikayetleri nedeni ile hekime başvurabilir. Nadir de olsa, nodül içine kanama olursa boyunda ağrı şikayeti olabilir. Rastlantısal olarak nodülü saptanan hastalarda, ‘’Benim guvatr şikayetim yok’’ daha ileri incelemeye gerek yoktur, şeklindeki düşünce tamamen yanlıştır. Rastlantısal olarak saptanan nodüllerde de, nodül şikayeti ile başvuran hastalarda olduğu gibi benzer riskler mevcuttur. 

Bir tiroid nodülünün hasta için dört temel önemi vardır: 
1- Tiroid nodülleri ile ilgili olarak en önemli risk; tiroid bezi içerisindeki nodüllerin %5’inde tiroid kanseri mevcuttur. Bu nedenle tiroid nodülü olan hastada en önemli ve öncelikli değerlendirme nodülde tiroid kanseri riskinin dışlanmasıdır. Tiroid bezi içerisindeki bir veya birden fazla nodül (multipl) olabilir. Genel kanının aksine nodülün tek veya multipl olması nodülün kanser riskini değiştirmez. Genel kabul gören görüş bez içerisindeki her bir nodül için kanser riski aynıdır.
2- Özellikle büyük nodüller, nodülün tiroid bezi içerisinde yerleşim yerine göre çevre yapılara bası oluşturabilir. Nefes borusuna olan bası nefes darlığına, yemek borusuna olan bası yutma güçlüğüne, ses sinirlerine olan bası ses kısıklığı ve kalınlaşmasına yol açabilir. Bası oluşturan nodüller sıklıkla 4 cm üzerindedir. Küçük nodüllerin bası oluşturması beklenmez.
3- Tiroid bezi içerisindeki mevcut nodüllerin bir veya daha fazlası aşırı tiroid hormon salgısına yol açarak zehirli guvatr (hipertiroidizm) tablosuna sebebiyet verebilir. Bu tip nodüllere sıcak nodül, toksik nodül, otonom nodül, hiperaktif nodül gibi isimler verilir.
4- Mevcut tiroid nodülü büyüklüğü nedeni ile boyunda estetik görünüm açısından hasta için sorun yaratabilir. 

Tiroid nodülünün değerlendirilmesi nasıl yapılır?
Başlangıç değerlendirmede, TSH ve tiroid hormonlarının kan düzeylerine bakılarak hastada tiroid bezinin fonksiyonel durumu değerlendirilir. Tiroid bezi içerisindeki nodüllerin boyutu, sayısı, yeri ve tipi için ultrason ile değerlendirme yapılır. Tiroid ultrasonu tiroid bezi içerisindeki nodülün boyutu, tipi, yapısı hakkında detaylı bilgi verir. Ayrıca boyun bölgesinde lenf nodlarının ve nodülün yaptığı basıya ait değerlendirmeye olanak tanır. Nodüle ait bir takım ultrason özellikleri nodülün kanser riski açısından ön bilgi verir. Hashimoto ve Graves hastalığı gibi durumlarda tiroid ultrasonunda kronik iltihabi sürece bağlı olarak bezin yapısında granüllü, kaba bir görünüm olabilir. Bu yapılanma ultrason görünümünde bez içerisinde sanki bir nodül varmış gibi yalancı nodül (Psödo-nodül) görüntüsü verebilir. Eğer tiroid ultrasonu deneyimli biri tarafından yapılmıyor ise tiroid bezi içerisinde kronik tiroidite ait psödo-nodül görüntüsü aldatıcı olabilir.  

Tiroid fonksiyon testleri normal olan nodüler guvatr hastalarında sıklıkla sintigrafik incelemeye ihtiyaç yoktur. Sintigrafik inceleme sıklıkla tiroid fonksiyon testlerinde hormon fazlalığı (hipertiroidizm) olan hastalarda yapılmaktadır. Tiroid nodüllerine ait değerlendirmede en önemli basamak tiroid nodülüne ait kanser olasılığının dışlanmasıdır. Modern tibbi yaklaşımda, ince iğne aspirasyon biyopsisi yapılmadan, tiroid hormon değerlerine, ultrason veya sintigrafi gibi yöntemlere bakılarak bir nodülün iyi huylu (selim) olduğuna ait değerlendirme yapmak uygun değildir. Biyopsi yapmadan, nodülün iyi huylu olduğuna ait değerlendirme yapmak modern tıbbi uygulamalar açısından uygun değildir ve hasta açısından ileride doğabilecek sorunlar açısından oldukça risklidir. Tiroid bezi nodüllerinin ortalama %5’nin kanser olduğu bilindiği için nodül boyutu 10 mm ve üzerindeki tüm hastalara biyopsi yapılmalıdır. Şüphe duyulan hastalarda daha küçük nodüllere de biyopsi yapılabilir. 

Tiroid nodülünde kanser şüphesinin arttığı durumlar nelerdir?
Tiroid bezi içerisindeki nodülde hızlı boyut artışı, beraberinde boyun bölgesindeki lenf düğümlerinde şişme, çok sert ve çevre dokulara yapışık nodül, seste kısılma veya kalınlaşma var ise tiroid kanseri açısından şüphelenmek gerekir. Radyasyona maruz kalan, boyun bölgesine radyoterapi uygulanan, ailesinde tiroid kanseri olan ve 20 yaş altı veya 70 yaş üstü olan hastalarda tiroid nodüllerin kanser olma riski artmıştır. Erkeklerde, tiroid nodüllerinin kanser olma riski kadınlara göre hafif artmıştır.

Tiroid nodülünün tedavisi nasıl yapılır?
Tedavinin nasıl yapılacağı konusunda nodülden yapılan ince iğne aspirasyon biyopsisinin patoloji sonucu çok büyük önem taşır. 

Biyopsi patoloji sonucunda kanser veya kanser yönünden şüphe varsa hastaya tiroid cerrahisi yapılır. Yapılacak cerrahi girşim tiroid dokusunun tamamen çıkartılması esasına dayanan total tiroidektomidir. Cerrahi sonrası patoloji raporuna ve hastanın kliniğine göre radyoaktif iyot tedavisi gerekliliği belirlenir. Nodülün çevre dokulara basısı mevcudiyetinde de cerrahi tedavi yapılabilir. 

Kanser olmayan iyi huylu (selim) nodüllerde sadece takip yapmak yeterlidir. Tiroid ince iğne aspirasyon biyopsisi ile iyi huylu olduğu doğrulan bir nodülde 6-12 ay aralıkla yapılan tiroid ultrasonu ile yapılan takip yeterlidir. Tiroid nodülünde büyüme saptanır ise tekrar biyopsi gerekebilir. Bazen biyopsi sonucu iyi huylu olsa bile eğer nodülde büyüme devam ediyor ve/veya klinik olarak kanser şüphesi yüksek ise cerrahi yapılabilir. Ayrıca tiroid bezi içerisinde çok sayıda nodülleri (multinodüler guvatr) olan, biyopsi almanın tümü ile mümkün olmadığı veya göğüs kafesi içerisine uzanım gösteren (retrosternal) nodüler guvatr hastalarında da cerrahi girişim yapılabilir. Daha önceki yıllarda tiroid nodüllerini küçültmeye yönelik olarak tiroid hormonu supresyon (baskılama) tedavisi hekimler tarafından sık kullanılırken, son yapılan çalışmalarda baskılama tedavisinin çok da etkili olmadığı bildirilmektedir. Ayrıca tiroid hormonu baskılama tedavisi özellikle menopoz sonrası kadın hastalarda, kemik yapısı üzerine olumsuz etkisi saptanmış ve kalp ritim sorunlarına yol açtığı gösterilmiştir. Bu nedenle nodüler guvatr hastalarında tiroid hormonu ile baskılama tedavisi artık çok tercih edilmemektedir. Çok yaygın kullanımı olmamakla birlikte, nodüler guvatr olan seçilmiş hastalarda radyoaktif iyot tedavisi, nodül içerisine alkol injeksiyonları, lazer tedavisi, yüksek yoğunlukta odaklanmış ultrasonik ses dalgası tedavisi gibi uygulamalarda mevcuttur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder